İstanbul’un kahve macerası 16 yy.’da Şam ve Halep’ten gelen iki müteşebbisin Tahtakale’ de kahvehane açması ile başlar.
Sonrasında İstanbul’un limanı ve ticaret merkezi olan Mısır Çarşısı civarında kahve toptancıları faaliyete geçer. Sokak bugün Tahmis sokağı diye bilinir. Tahmis, kahvenin yüksek ısıda kavrulması işine verilen isimdir. Günümüzde bu sokakta asırlık kahve üreticilerinden Kurukahveci Mehmet Efendi ve ünlü İhsan Kurukahvecioğlu Halefleri yer alır. Yakınlarda bir de Kurukahveci Nuri Toplar vardır.
Gördüğünüz bu han da Kurukahveci Han’dır. 1912 yılında inşa edilmiş. Hanı ilk ziyaretim 1986 yılıdır. O zaman bu kadar bakımlı değildi. İçinde ofisler olan izbe bir iş hanıydı. Öğrenciliğimde harçlığımı çıkarmak için çalıştığım firma adına tahsilat için gittiğim ofiste çalışan, son derece alımlı bir hanımefendi vardı. Bugun yorumculuk yapan, devrin önemli futbolcularından birinin sevgilisi idi. Ricam üzerine imzalı bir fotoğrafını bile almıştı benim için. Fotoğrafın yanı sıra, kadın erkek ilişkilerine dair akıl veren cümleleri bugün bile aklımdadır. Başka bir deyişle “Fahriye Abla” figürünün benim için vücut bulmuş haliydi.
Bu anlattığım hikaye anılarda kalsa da, sokağın alamet-i farikası sayılabilecek kahve kokusu, günümüzde kahve tarihini merak edenlere daracık, köşeli sokağın geçmişini yaşatan en önemli mirastır.
İstanbul, 04 Mart 2021
gezmekyetmez