Bu soruya bildiğim ve dilim döndüğünce cevap vereceğim ama öncesinde başlığı görüp de peşinen “Ulan herife ne hesap gelmiştir” diyenler için küçük bir notum var.
Dünyaca meşhur Fransız Mutfağı’nın temellerinin Catherine de Medici adında, 14 yaşında bir İtalyan genç kız tarafından atıldığını ilk duyduğumda çok şaşırmıştım.
“Nerdeee o eski İstanbul” sözünü 20-25 yıl öncesinde sıkça duyardık. Değişen İstanbul’a karşı, eski günleri yad eden, yaşlı başlı insanların diline pelesenk olmuş bir ifade idi. Biraz umut, çokça da geçmişe özlem barındırırdı.
Malumunuz kahve, kahvehane ve kahve kültürü ile alakalı sunumlar yapıp, ilginç bilgi ve anektodları meraklıları ile paylaşıyorum. Bugün de öyle yapayım.
Kuvvetle muhtemel bu fotoğrafa baktığınızda, benim gibi ortaokul ve liseyi Beşiktaş'da okumadı iseniz ve akran değilsek pek bir şey hissetmeyeceksiniz.
Yunanlı bir dostunuz varsa mutlaka siz de yaşamışsınızdır. Bir yere gidersiniz, biraz hoş sohbetten sonra o kaçınılmaz noktaya gelirsiniz ve büyük tartışma başlar. Yanlış anlamayın, öyle Kıbrıs Meselesi, Ege Kıta Sahanlığı, Doğu Akdeniz falan değildir konu. Sorun daha da büyüktür. Önce imam bayıldının, yalancı dolmanın, musakkanın Türk mü, Yunan mı olduğu tartışılır. Sonra iş daha da ciddileşir, devreye kahve girer. Hızınızı alamazsanız baklavayı bile masaya yatırırsınız.
Kadıköy’ün lezzetlerinde bugün geçmişi 4 bin yılı bulan bir lezzetin, turşunun peşindeyiz. Kadıköy Çarşı içinde 1956 yılından beri aynı yerde hizmet veren, dört kuşaktır aynı işi yapan 85 yıllık Özcan Turşucusu’nun hikayesine tanıklık edeceğiz.
1836 yılında kurulan Beyaz Fırın’ın beşinci nesil işletmecisi Nathalie Stoyanof Suda hanımın zarif bir not eşliğinde yolladığı bu yılbaşı çöreği beni çok eskilere, çocukluğumun geçtiği Kurtuluş’a, daha doğrusu anılara götürdü.