Bu fotoğrafta gördüğünüz bildiğiniz peksimettir. Ama peksimet deyip, geçmemek lazım. Asırlardan gelen inanılmaz bir tarihi ve hikayesi vardır.
Asker Ekmeği Paksimodi’den Peksimete
Eski Yunan’da “Paksimodi” denilen bu yiyecek iki kere fırınlanmış ve asker ekmeği diye bilinen peksimetten farklı birşey değildir.
MÖ 3. yüzyılda Roma’da şarapla ıslatılarak yenen bu ekmeğe iki kez pişirilmiş anlamına gelen biscocotus denmiş. Eski gemiciler uzun seyirlerde ekmekleri bozulmasın diye bu usulü uygulamışlar.
Fransızca’daki “biscuit” tabiri de buradan gelmektedir.
Amerikalılar buna cookie (kurabiye) demişler. İngilizler ise daha teferruatlı bir tanım getirmişler. Sert ise “buscuit”, yumuşak ise “cookie” demişler.
Osmanlı Donanmasında Peksimet ve Yeniköy

Türkçe’de ise “peksimet” , ya da “gevrek” diye bilinir. Bizde ki hikayesi de bunlardan farklı değildir. Sefere çıkan Osmanlı Donanması’nın vazgeçilmez yiyeceği de peksimettir. Beşiktaş’ tan sefere çıkan gemiler seyir öncesinde peksimet yapımı ile ünlenmiş Yeniköy açıklarına gelir ve buradaki fırınlardan peksimet ihtiyacını karşılarlardı. Bugün bu fırınlardan biri olan Tarihi Yeniköy Fırını hala hizmet vermektedir.
Ayhan Sicimoğlu ile Bir Anı

Bir de bu vesile ile küçük bir anımı paylaşayım. Malta Turizm bürosu tarafından Maltalı Korsanlara ait geleneksel yemek tariflerinden oluşan bir davette sevgili Ayhan Sicimoglu ile tanışmış ve bu biscocotus denilen taş gibi ekmeğin şaraba batırılarak yeneceğini kendisinden öğrenmiştim. Lezzeti için aynı şeyi söyleyemesem de, kendisinin o keyifli üslubu ve anlatımı hala aklımdadır.
Peksimet gibi basit bir yiyeceğin bile arkasinda inanılmaz bir tarih olduğunu bilmek, bunu öğrenmek gerçekten mutluluk verici.







