İstiklal Caddesi’nin önemli kültür mekanlarından Denizler Kitabevi de kapanıyor….
Yaklaşık 30 sene önce, sevgili dostum Turgay (Erol) Kaptan, her zaman yaptığı çılgınlıklarından birini yapmış, Beyoğlu’nun ara sokağındaki 40 metrekarelik Denizler Kitabevi’nin “yapma, etme” dememe rağmen İstiklal Caddesi’nin göbeğine üç katlı, tarihi bir binaya taşıma kararı vermişti.
Taşınma gününü hatırlıyorum. Yılların birikimi binlerce kitap, obje, evrak eski dükkanda adım atacak yer bırakmazken, bu devasa dükkanda deryada damla kadar kalmıştı. O rafları kendi ellerimle yerleştirmiştim. Taşındıktan kısa bir süre sonra bu bina da yetmez oldu. Kaptan ne kazanıyorsa hepsini kitaba, evrağa, objeye yatırıyordu.
Turgay Kaptan ile tanışmam 35 sene öncesine dayanır. Yurtdışında görev yaptığım yıllarda bir dergide gördüğüm ilanda adamın biri Sadun Boro’nun 1969 yılında basılan Pupa Yelken kitabını satıyordu. İlanda verilen adrese yurtdışında yaşadığımı ve bedelini nasıl ödeyebileceğimi sorduğum bir mektup yazmıştım. 40-45 gün sonra gelen paketten Pupa Yelken ve kitabın içinden de zarif bir not çıkmıştı. Denizler Kitabevi kartvizitine yazılmış notta; “Kitabın bedelini İstanbul’a geldiğinizde ödersiniz, keyifle okuyun. İmza Kaptan” yazıyordu. Birkaç ay sonra, İstanbul’a geldiğimde dükkanın kapısında beni gördüğünde Oğuz Otay değil mi demişti. Bugün bile ne Kaptan, ne de ben o güne kadar hiç görmediği birini nasıl tanıdığına bir anlam veremeyiz.
Görev sürem bitip, ülkeye döndüğümde de, batık dalışı ile alakalı okuyabilecek bir şeyler bulmak için sık sık uğradığım mekan olmuştu Turgay Kaptan’ın Denizler Kitabevi. Böyle bir ziyaretim sırasında, “yahu sen Çanakkale Savaşları ile alakalı bir koleksiyon yap, bu konunun pek meraklısı yok” demiş ve önüme 10-15 kitap koymuştu. o kitaplarla başlayan koleksiyon bugün binlerce kitaba ve objeye ulaştı.
Hem batık dalışı merakı, hem de Çanakkale kitapları ve objeleri koleksiyonu ilk kitabıma vesile oldu. Çanakkale Boğazı’nda yaptığım bir dalış sonrasında İngiliz denizaltısı tarafından batırılan Mesudiye Zırhlısı’nın hikayesini merak edip, araştırmaya başladığımda yanımda Turgay Kaptan ve Denizler Kitabevi vardı. Hatta, bir keresinde bunları yazmak boynunun borcu senin demişti. Hep bunu söylüyor, hem de birbirinden önemli kaynak, evrak ve vesikayı benim için topluyordu. Sonunda kitap basım aşamasına geldiğinde, Türkiye’nin önde gelen yayıncıları ile görüşmüş ama olumlu bir sonuç alamamıştık.
Enseyi kararttığım bir günde, dertleşirken, “Oğuz Kaptan, getir kitabı ben basacağım” demesi ile ilk kitabım 2004 yılının Aralık ayından Denizler Kitapevi’nden yayımlandı. Bugün geriye dönüp baktığımda Turgay Kaptan’ın ve Denizler Kitabevi’nin o günlerde hayallerimi gerçekleştirme konusunda verdiği desteği unutamam, hakkını ödeyemem diye düşünürüm.
Efendi Kaptan Kurtar Bizi – Oğuz OTAY
Denizler Kitabevi, 352 sayfa, fiyatı 50 ₺ + Kargo ücreti
Kitabı satın almak için mail atın lütfen [email protected]
Turgay Kaptan’ın yaptığı işin Müslüman mahallesinde salyangoz satmak olduğunu, işin ekonomisinin olmadığını anlaması uzun sürmedi. Denizler Kitabevi kapanıp, yerine kuruyemiş dükkanı açılması bizleri çok üzmüştü. En çok da Turgay Kaptanı üzmüştü. Birkaç sene süren kuruyemiş macerası, Kaptan’ın “yeter ulan ben ne yapıyorum” demesi ile son bulmuş, Denizler yeniden kitapseverlerle buluşmuştu.
Ancak, değişen hiç bir şey yoktu. Sahaflık ve kültür hizmeti 18 milyonluk bir megapolde hala karşılık bulmuyor, değil para kazanmak, cepten de harcamayı gerektiriyordu. İkinci Denizler Kitabevi macerası bu şartlar altında bugüne kadar sadece Turgay Kaptan’ın tutkusu ile sürdü. Ancak, artık Turgay Kaptan da pes etti. Varını yoğunu yatırdığı, borç harç büyüttüğü Denizler Kitabevi’nin kapısına kilit vurmaya hazırlanıyor.
Turgay Kaptan’ı tanırım. Kimseye küskün değildir. Ve eminim gene akıllanmamıştır. Mutlaka yeniden başlayacaktır (ki başlıyormuş, yeni adresi Galip Dede Cad. No:97). Ama onun sormadığı bir soruyu ben önce kendime, sonra da sizlere sorayım. Biz Denizler Kitabevi’nin sahip çıktık mı? Üstümüze düşeni İstanbullular olarak, okur yazar olarak yaptık mı?
Kaptanım, yeni yaşamında pruvan neta, rüzgar kolayına olsun. Hakkın ödenmez…
İstanbul, 02/10/2021
gezmekyetmez