
Kuvvetle muhtemel bu fotoğrafa baktığınızda, benim gibi ortaokul ve liseyi Beşiktaş’da okumadı iseniz ve akran değilsek pek bir şey hissetmeyeceksiniz.
Oysa, bu çınar ağacının hemen arkasındaki otelin yerinde 1929”da mimar Victor Adaman tarafından yapılan ve Astro Tütün Deposu olarak kullanılan devasa bir bina vardı. Sonra Grundig televizyon fabrikası olarak da kullanıldı. Liseden mezun olduğum 1985 yılında bina da boşaltılmıştı. 2007 yılına kadar boş kalan bina yapısal olarak büyük hasar gördü. Yanlış hatırlamıyorsam otel yapılmasına karar verildiğinde cepheleri ayaktaydı ve korunacaktı. Ama ne hikmetse cepheler yıkılmasın diye tedbir alınmadı ve fırtınalı bir gecede eski binadan kalan her şey yıkıldı. Bunun üzerine de, otelin inşaatı için devasa bir alan açılırken, muhtemelen maliyetler de eski bir binayı ihya etmeye göre daha da düştü.

Kaynak : www.turanakinci.com
Bu arada yıkılan sadece Astro Tütün Deposu değildi. Tütün deposu ile yol arasında, bahçesinde gördüğünüz çınar ağacı olan Mobil Servis İstasyonu ve zarif lokantası Motorest vardı. Mimar Maruf Önal’ın eseri olan bina 1960 yılında yapılmış. Ben son dönemlerine yetiştim. İstasyondan benzin almışlığım bile vardır. Ancak, asıl önemlisi Motorest -belki de- İstanbul’un ilk iş restaurantlarından biriydi. Son derece prestijli bir mekan olan restaurant birçok iş anlaşmasına imza atılan yer oldu.

Kaynak : Burak Boysan Twitter Hesabı
Bu yazı için çalışırken, Motorest’den kimler geldi, kimler geçti diye biraz araştırdım. Mesela; günümüzde önemli bir balık lokantası olan Bebek Balıkçısı’nın ortaklarından Ertuğrul Karabulut Motorest’den yetişmeymiş. Kendisi ile Milliyet Gazetesi için yapılan, 24 Mart 2013 tarihli bir röportajda “Benim esas gelişim Beşiktaş’taki Motorest. İstanbul’un ilk restoranlarından biri…” diyor. Motorest’in hikayesini soran gazeteciye “1963 yılında açılan Türkiye’nin ilk restoranlarından bir tanesi. Çok çeşitli yemeklerin olduğu bir yerdi; Fransız, Osmanlı, İtalyan… Karma bir restorandı. İlk açılışından beri ben oradaydım. O zamanlar çok gençtim, daha askere bile gitmemiştim. Sonra askere gidip geldim, dönüşte oradaki müdürümüz Ziya bey, Ziya restoranı açtı Nişantaşı’na” diye anlatıyor. Son cümlesinden anlıyoruz ki; Nişantaşı’nın meşhur Ziya Restaurantı da, Motorest’in tedrisatından geçmiş.
Gazeteci sonra adet olduğu üzere Motorest’in müşterileri kimlerdi diye soruyor. Ertuğrul Karabulut da anlatıyor: “Vehbi Koç, Sabancı… Türkiye’nin en zengin kişileri gelirdi. O zamanın milletvekilleri ve bakanları gelirdi. Oraya damsız müşteri almıyorduk. O dükkanda rakı da yoktu çünkü rakı müşterisi biraz avam tabakasıydı o zamanlar. O müşteri bize gelmesin diye rakı satmazdık. Bir ara başa çıkamadık, kapıya “üye olmayan giremez” yazdık. O kadar çok gelmek isteyen oluyordu ki… Bir üyelik sistemimiz yoktu, sadece kapıya yazmıştık. Zaten bizim müşterimiz üyelik sistemi olmadığını biliyordu. O zamanlar dünyanın bir numarası olan Darvaş diye Macar kemancı vardı, orada keman çalardı. O gün dükkanda 100 kişi varsa, ki en fazla o kadar alırdı, 100 şişe şarap içilirdi. İnsanlar o müziğe kapılarak çok şarap içer ve çok eğlenirdi. Bir gün Münir Nurettin Selçuk geldi oraya. Sahneye çıkıp bir şarkı söylemesi için herkes elleri patlayana kadar alkışladı ama çıkmadı; genelde gelen herkes çıkar bir-iki şarkı söylerdi. Gönül Yazar mesela… Ayhan Işık, Ediz Hun, Göksel Arsoy, Ekrem Bora, Orhan Günşıray hepsi müşterimiz olmuştu.”
Motorest’te anısı olan bir diğer kişi de, “bütün iş hayatım boyunca yaptığım ilk ve son ücret pazarlığı buydu” diye Motorest’in kendisi için önemi anlatan Ertuğrul Özkök’tür. Akademisyen maaşıyla ayın sonunu getiremediği günlerde, Cenajans genel müdürü Cem Şaşmaz’dan “Sizinle bir yemek yiyebilir miyiz” şeklinde bir telefon gelir. Yemekte, kendisine yapılacak olan kampanyaların sosyolojik gerekçelerini yazması için danışmanlık teklif edilir. İlk kampanya da, Shell şirketinin yeni piyasa çıkaracağı “Helix” adlı motor yağıdır. İşi kabul eder ama konu maaş pazarlığına gelir. Kendisine ne kadar ücret düşünürsünüz diye sorulduğunda akademisyen maaşının dörtte biri olan 50 bin lira geçse de, daha işin başında ne aç gözlü adam bu diye düşünmesin diye karşı tarafın teklifini duymak ister. Teklif edilen ücret tam iki katıdır. El sıkışılır. Ertuğrul Özkök, bu ücretin yarısına razı olduğunu açık yüreklilikle karşı tarafa söyler, karşı taraf da, biz de iki katını vermeye hazırdık diye itirafta bulunur, sonra ikisi de kahkahalara boğulurlar. Ertuğrul bey bu anısını yıllar sonra 5 Ağustos 2006 yılında, Cem Şaşmaz’ın erken yaştaki vefatı sonrasında köşesinde okuyucuları ile paylaşır.

Kaynak : www.mimarlıkdergisi.com
Anılarla yüklü bu güzel binayı göremeyenler için binanın estetik bir özelliğinden de bahsetelim. Bahçe içinde, önemli bir kavşakta olan binanın Mobil logosu ile uyumlu özellikle kırık-plak denilen çatısı dikkat çekiciydi. Adnan Menderes’in İstanbul’u allak bullak eden imar faaliyetleri sonrasında, balık lokantaları için vazgeçilmez lokasyon olan Galat Rıhtımı civarından buraya taşınma kararında, eserin mimarı Maruf Önal beyin kentte dair öngörüsü etkili olmuş. Yıllarca hizmet verdikten sonra lokanta da, benzin istasyonu da son derece merkezi bir yerde olmasına rağmen tıpkı Tütün Deposu gibi uzun yıllar boş kaldı ve otel binasının girişi olmak üzere 2000’li yıllarda yerle bir edildi.

Kaynak : www.mimarlıkdergisi.com
Eğer bir kentte büyüdü iseniz veya kente sonradan gelseniz bile “Yenecem ulan seni İstanbul” terbiyesi almadı iseniz, bu kentte yıkılan, yok olan her yapı aslında anıların yıkılıp, yok olması anlamını taşıyor.
İstanbul, 21 Mart 2021
gezmekyetmez








2 yorum
Ah güzeller güzeli MOTOREST imiz saygımdan adını bile büyük harflerle yazdım bize o güzel günleri yaşatanlar merhum olanlara allahtan rahmet yaşayanlar var ise uzun ömür diliyorum.
Güzel ve iyi servis yapılan çok keyifli bakımlı bir mekan idi.