9 Mart 1887 günü, Saida Kaymakamı Sadık beyin Maarif Nezareti’ne yolladığı telgraf büyük heyecan uyandırır. Mehmet Şerif adında bir zat, inşaat taşı ararken bir kuyu bulmuştur. Kuyunun içinde lahit, daha doğrusu on adet lahit vardır. Bu lahitlerin biran önce çıkarılması ve İstanbul’a yollanabilmesi için 40,000 kuruş bütçe ve uzman bir kişi yollanması istenmektedir. Acele edilmesi şarttır. Zira, gevşeyen duvarlar kaymaya başlamıştır.
Maarif Nezareti, Asar-ı Atika Müzesi Müdürü Osman Hamdi beyi bu iş için görevlendirir. Osman Hamdi bey, Demosthenes Baltazzi’nin de kendisine katılmasını sağlar. İlk vapurla İzmir’e hareket eder. Orada buluştuğu Baltazzi ile de, Beyrut’a hareket eder. Beyrut’a varır varmaz, kiraladıkları atlarla Saida’ya doğru yola koyulurlar. Kuyunun bulunduğu yere vardıklarında soluk almadan, atlarını kuyunun başına bağlayıp, aşağıya inerler. Jandarma Komutanı yüzbaşı Esad bey ile mum ışığında lahitleri incelerler. O gece lahitlerin çıkarılma planı yapılır. Ertesi sabah çalışmaya başlanır. Kazılan yeni tüneller, deniz kıyısına gitmek için izlenilecek yolun düzlenmesi, yükleme işi için iskele inşaatı derken Haziran ayına gelinir.
Bulunan lahitler iskeleye kadar insan ve hayvan gücü ile taşınır. İskeleden de, salla açıkta bekleyen Hasan bey komutasındaki Asir gemisine yüklenir.
İstanbul’a getirilen lahitlerin bugün Çinili Köşk olarak bilinen (yapılışı 1472) Müze-i Hümayun binasında sergilenmesi düşünülür. Ancak, evdeki hesap çarşıya uymaz. Lahitler Çinili köşkün kapısından sığmaz. Bunun üzerine Osman Hamdi beyin gayretleri ile bu binanın hemen karşısında Asar-I Atika Müzesi inşa edilir. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan bina, 13 Haziran 1891 günü hizmete girer. Bina, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde müze olarak kullanılmak maksadıyla inşa edilen ilk yapıdır. İşte bundan dolayı, 13 Haziran günü ülkemizde Müzecilik Günü olarak kutlanır.
Sonraki yıllarda Osman Hamdi beyin yürüttüğü kazılarda bulunan lahit sayısı onyediye ulaşır ve bu lahitler arkeoloji dünyasında ses getiren bir keşif olarak nitelendirilir, “Sayda Lahitleri” olarak anılır. Bu lahitler içerisinde İskender Lahdi ve Ağlayan Kadınlar Lahiti olarak isimlendirilenler en bilinenlerdir.
Hem Osman Hamdi bey tarafından ülkemiz müzelerine kazandırılan bu lahitler, hem de üzerinde Osmanlıca “Asar-ı Atika Müzesi” bu güzel müze binası 130 yıldır meraklılar tarafından ziyaret ediliyor.
İstanbul, 31 Mart 2021
gezmekyetmez
1 yorum