İstanbul denilince aklıma gelen yazarların başında gelir Sermet Muhtar Alus (1887-1952). Onun yazılarını okuduğunuzda eski İstanbul’u öğrenmezsiniz, hücrelerinize sindirirsiniz.
Bugün sizlere tanıtacağım “İstanbul’un Geçmiş Günlerinde Yeme İçme” adlı kitap, bu iddianın vücut bulmuş halidir. Kitabı okuyup bitirdiğinizde “Vay be İstanbul” diyeceğinize eminim.
Kitap, İstanbul’un meyhaneleri, meşhur lokantaları, Karaköy Poğaçacı’sı, şekerciler ile başlıyor. Langa Bostanları, Göksu Çayırı’ ndaki ziyafetlerle devam ediyor. Sonra kentin yemeklerinden, balıklarından, sebzelerinden, meyve ve tatlılarından bahsediliyor. Ve koskoca bir bölüm de bira, şarap ve rakıya ayrılmış.
İstanbul tutkunu ve yeme içme konularına meraklı, tarih sevenler için keyifli bir başvuru kaynağı.
Yazarımız varlıklı ve nüfuzlu bir aileden geliyor. 1931 yılında devrin en çok satan Akşam gazetesinde yazmaya başlıyor.
Yazıları imparatorluktan, cumhuriyete geçiş sırasında İstanbul’daki değişimleri mizahi bir üslupla anlatıyor.
İstanbul’un kendisini, gündelik hayatını, sokaklarını, şahsiyetlerini, hanelerini ve terbiyesini anlattığı yazıları o devirde dahi büyük ilgi görüyor.
Kitap Can yayınları’nın “İzler” adı verilen serisinden çıkmış. İzler, 3-5 meraklı dışında pek bilinmeyen, sahaflarda, kütüphanelerde kalmış eski yazarların kitaplarını, yazılarını okuyucu ile yeniden buluşturmayı amaçlıyor.
Sermet Muhtar Alus da, bu yazarlardan. Ölümü sonrasında unutulan yazıları 1990’larda yeniden okuyucu ile buluşmuş. Bu kitap ise yazarın İstanbul’da yeme içme konusundaki birkaç yazı dışındaki hemen hemen tüm yazılarını kapsıyor.
Bir solukta okuyacağınız kitap, geride hoş tatlar ve biraz da hüzün bırakıyor.
İstanbul, 22 Ekim 2021
gezmekyetmez