ÇOK ÜREYEN Mİ, ÇOK SEYAHAT EDEN Mİ?

Çok yaşayan değil, çok gezen bilir” şeklindeki atasözünü son araştırmalar çerçevesinde “Çok üreyen değil, çok seyahat eden bilir” diye değiştirmenin zamanı geldi galiba.

Uluslararası Hava Taşımacılar Birliği (IATA) tarafından düzenli olarak yayınlanan Dünya Hava Taşımacılık İstatistikleri bu yıl ilk defa ülkelerin nüfusları ile o ülke vatandaşlarının tüm dünyada uçakla seyahat eden yolcular içindeki payını mukayese etti. Peşinen söyleyeyim sonuçlar hiç de beklendiği gibi değil ve oldukça şaşırttıcı. Araştırma, beklenenin aksine ülkelerin dünya nüfusu içindeki payları ile dünya çapındaki toplam uçak yolcu sayısından aldıkları pay arasında büyük bir dengesizlik olduğunu ortaya koyuyor.

YANINDAKİNE DİKKAT! SEYAHAT HAKKINI HİÇ EDİYOR!

Dünya Bankası’nın 2016 yılı verilerine göre yeryüzünde yaşayan her 2 kişiden biri uçakla seyahat etmiş. Tam tamına 3.7 milyar kişi uçağa binmiş, gezmiş, eğlenmiş, ticaret yapmış, iş bitirmiş. “Ne!!!! siz koskoca bir yıl bir yere kıpırdamadınız mı?” Üzgününüm ama o zaman yanıbaşınızdaki can dostunuz, eşiniz, sevgiliniz veya iş arkadaşınız sizin hakkınızı hiç etmiş, ilişkinizi gözden geçirin, benden söylemesi. Bakın daha araştırmaya dair detayları vermeden bile şaşırtan gerçeklerle yüzyüze geldiniz. Kolaysa yazının bundan sonrasını okumayın da göreyim.

EN FAZLA SEYAHAT EDENLER AMERİKALILAR

Uluslararası Hava Taşımacılar Birliği tarafından dünyadaki havayolu trafiğinin % 60’ından  fazlasını teşkil eden, aralarında ABD, Çin, Hindistan, İngiltere, Almanya, Japonya, Endonezya, Brezilya, Avustralya ve Fransa gibi farklı kıtalardaki 10 ülkenin nüfusları ile yolcu sayılarını mukayese eden bu araştırmanın şaşırtıcı sonuçlarından belli başlıları şunlar:

Öte yandan İngiltere, Almanya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinin dünya nüfusundan aldığı pay daha düşük olmakla birlikte, hava trafiğinden –ve elbette dünya kaynaklarında– aldıkları pay son derece dikkat çekici oranda yüksek gözüküyor. Bahsekonu bu üç ülke vatandaşları dünya çapında seyahat eden yolcuların % 9’unu oluştururken, dünya nüfusunun toplamda sadece % 4’ünü oluşturuyor. 

DÜNYA ÇAPINDAKİ ADALETSİZLİĞİN SEBEPLERİ

Bu verilerin açık bir şekilde ortaya koyduğu tek şey yolcu sayıları ile ülke nüfusları arasında doğru oranlı bir korelasyon olmadığı gerçeği. Üniversite hocası edasını bir tarafa bırakıp, daha basit ve anlaşılır bir şekilde söylersek, her bir ABD’liye karşın yeryüzünde 5 kat Çinli varken, nasıl oluyor da her 3 ABD’liye karşın sadece 2 Çinli uçakla yolculuk edebiliyor? Nüfusa oranladığımızda dünya çapında seyahat eden Çinli, Hintli yolcu sayısının daha fazla olması beklenirken nasıl oluyor da böyle bir dengesizlik ortaya çıkıyor? Buyrun dengesizliğin, adaletsizliğin sebepleri:

PEKİ MEMELEKETTE DURUM NE?

Lafı ve yazıyı uzatmadan söyleyeyim. Ülkemiz nüfusunun dünya nüfusundan aldığı payı, Türk yolcuların dünya yolcu pastasından aldığı pay ile karşılaştıran bir veri ne IATA tarafından yayınlanan bu raporda, ne de ülkemizde bu tür verilerin temin edildiği en önemli kurum olan Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) veya Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) kayıtlarında bulunuyor. Dolayısıyla da gerek yurtiçinde, gerekse de yurtdışında seyahat eden Türk vatandaşlarının kesin sayısı bilinemiyor. Bu bilgi noksanlığı neden mi bu kadar önemli? Unutmayalım ki; ölçülemeyen hiç bir büyüklük yönetilemez ve ölçerek yönetmek gelişmenin, çağdaşlaşmanın itici gücünü teşkil eder.

Seyahat etmenin öğretici, geliştirici, dünyayı anlamaya yönelik sorgulayıcı, mukayese edici, vizyon kazandırıcı yönünü düşündüğümüzde, insan kendi kendine resmi otoritelerce nüfus artışı yerine, neden seyahat eden vatandaş sayısının artışı teşvik edilmiyor diye sormadan edemiyor.

Son söz olarak; seyahat etmek öğrenmektir, kültürel ve ekonomik olarak zenginleşmektir, huzura ve refaha ermektir. Emil Zola’nın da dediği gibi “Hiçbir şey zekayı seyahat etmek kadar geliştirmez”.

Exit mobile version