Geçtiğimiz hafta ülkemiz çok önemli bir değerini, aydınını yitirdi. Mimar, akademisyen Doğan Kuban 95 yaşında aramızdan ayrıldı. Kendisini kitaplarından, makalelerinden tanırdım. Yazdıklarından o kadar çok şey öğrendim ki…
Ölüm haberini aldığım anda, üzerinde çalıştığım bir konu için masamın üzerinde bulunan 10-15 kadar kitaptan 4 tanesinde onun adı yazılıydı. Bana sorarsanız, Türkiye’nin en üretken akademisyenlerindendi. Bu yazı için acaba kaç kitap yayınlamış diye baktığımda işin içinden çıkamayınca, “yazdığı kitapları üst üste koyarsak adam boyunu aşar” diyerek işin içinden çıkmaya karar verdim.
Doğan Kuban’ı masamdaki dört kitabı kendi ağzından, kitapların önsözlerinde yazdıkları ile sizlere aktararak bir kez daha anayım istedim.
Sinan’ın Sanatı ve Selimiye : Sinan’ın yaşamı ve yapıtına ilişkin söylemin çok boyutlu bir işlevi vardır. Çağdaş Türk insanını Osmanlı geçmişi ile buluştururken, ona genelgeçer Müslüman kimliğinden farklı bir kimlik kazandırmaktadır. Sinan’ı tanımlamak için kırk yılı aşan bir sürede geliştirip yayımladığım düşüncelerin, ayıklanıp durulaştırılan, kuramsal temeli genişletilen, güncelleştirilmiş yeni bir kurgusudur. Bu yapıt tümel bir Sinan monografisi değildir. Sinan’ın dünya mimarlık tarihine katkısını aydınlatmaya çalışan görsel ve kavramsal bir analizdir.
İstanbul Bir Kent Tarihi : Bu kitap ne bir arkeoloji, ne de. mimari örnekleri içermesine rağmen, bir mimarlık tarihi kitabıdır; Bizantion, Konstantinopolis, İstanbul diye bilinen bir dünya kentinin tarihini, geçmişin değişik dönemleri içinde sunma çabasıdır. Kitap, tarihsel koşulların, yapım etkinliklerinin, bin yıllık sürekliliklerin ya da ani çöküşlerin ana hatlarını çizmekte, bu eşsiz dünya kentini, içinde yaşayan kentlilerin, ziyaret edenlerin betimlemeleriyle ve bütün dünyanın hayal ettiği kentsel bir varlık olarak sunmaktadır. Türk dönemi İstanbul’unun kentsel tarihi henüz yazılmamıştır. Kentsel tarihle ilgili belgeler araştırılmayı ve yayımlanmayı beklemektedir ve bütün dönemlere ilişkin güvenilir arkeolojik araştırmalar özendirilmelidir.
Türk Ahşap Konut Mimarisi : Osmanlı ahşap konut mimarisi, dünya mimari tarihinde özel bir konumu olan özgün ve çok zengin bir gelenektir. Ama yeterince tanınmamıştır. Anıtsal gelişimi İstanbul’da olmuştur. İmparatorluk başkentinin konut üslubu, Anadolu-Türk halkının geliştirdiği hayatlı evde temellenmişti.
İstanbul 1600 Yıllık Bir Müzedir : Bu kitap, bir yandan geçmişin gurur veren fakat giderek varlığı yeni kent kaosu içinde kaybolan mirasını, öte yandan geleceğin düşündürücü karanlığını dile getiren bir seçkidir. Okuyuculan tarihe sevgi beslemeye ve geleceği eleştirel bir yaklaşımla ele almaya davet etmektedir.
Bu dört kitabın üç tanesinin Sabiha Kuban hanıma ithaf edildiğini not ederek, yazımızı “Bir âlimin ölümü, bir âlemin ölümüdür” sözü ile bitirelim. Nur içinde yatsın, yazdıkları ile yaşasın.
İstanbul, 01 Ekim 2021
gezmekyetmez